24 Eylül 2011 Cumartesi

Paris'te nasıl kaybolunmaz ...

Bu sefer yaş 22 civarı; ilk kez ve son kez bir tur yolcusu olarak Paris'e gidiyorum..
Kötü geçmiş olmasından değil ilk ve son oluşu; zaten o turları yapan ben iken değişik bir deneyim olacağına inanıyorum ve arkadaşımdan gelen teklife hayır demeyip onlarla beraber bu tura katılıyoruz..

Üzerimde hiç bir sorumluluk olmadan: Otel check-in'i saatinde yapar mı; odalar tamam mı; birileri kaybolur mu; otobüs vaktinde gelir mi gibi binbir sorundan uzak..

Herşey tam tıkırında ilerliyor; Paris'te iyi ve merkezi bir oteldeyiz maalesef adını hatırlayamıyorum..
Herkes bana güveniyor; nereye gidelim ne yapalım vs diye ben de olabildiğince kaçıyorum bu sorumluluktan; bir kez olsun turist olmak istiyorum..

Demişken; bir gece dışarı çıkıyoruz; Le Bain Douche'du sanırım adı; gidecek olduğumuz yer hem restaurant hem bar ve o zamanlar en popüler olanlarından biri.. Taksi'de soforun yine Turk olduğunu anlamayıp tek fransızcası olan ben olduğum için ki berbat bir fransızcayla derdimizi anlatıyorum sofore.. Bu arada hem fransızcamla hem soforle hem de benle dalga geciliyor takside :"Duygu adama sevgilisi var mı diye sorsana?"; "Duygu Fransa'nın en güzel kızlarının gittiği yerler neresiymiş sorsana"; yine aynı kişilerden "adam ne bilir tipine baksana" yorumları ki epey kibarlaştırıp yazıyorum bunları. En yazılmayacak olan baska sorular ve yorumlar da var onları es geçiyorum..

Bar'a varır varmaz; dağılıyoruz ; çok güzel bir mekan; ben tuvaleti ararken kendimi en asagi katta guzel bir lounge'da buluyorum.. Tuvaletten çıkar çıkmaz bir adam beni çekip bana sarılıyor ve bir şeyler söylüyor; hem gürültüden hem de Fransızca konuşuyor olmasından tevekkel anlamıyorum.. Ama neyse ki kollarından sıyrılıp; hemen ileride kurtarıcım olarak gordugum arkadasımın yanına kaçıyorum..

İçimden Fransızlar çok sıcak kanlı diye düşünürken; bakıyorum ki bu kadar sıcak kanlılık bana göre değil; mesafe seven biriyimdir oldum olası; daha bara girer girmez yaşamış olduğum bu olay beni geceden uzaklaştırıyor.. Otele dönmek istiyorum; o sırada bizimkiler havaya girmiş bir şampanya açtırıyorlar; o güzelim patlayan şampanya'nın yarısı bir bakıyorum çantamın derisine yeni bir desen yapmış..

Bir çok kadın gibi çanta sever biri olduğumdan ; o derisi özel sevile sevile alınmış; epey para ödenmiş güzelim çantamın başına gelenler; geceyi erken bitirmemde ki en önemli ikinci sinyalı çakıyor tabii bana..

Şimdi düşünüyorum da alt tarafı adamın biri beni birine benzetip ya da benzetmiş gibi yapıp sarılmış; ve bir çantam lekelenmiş ne olur yani ? Birine bir şey mi oldu? Biri mi öldü kaldı ? Boğuluyor muyum ? Allerji krizim mi tuttu? Yok yok yok.. Çocukluk işte ..

Derken; yine şimdi aklıma şu geliyor; tüm bunlar bahaneydi; Paris farklıydı; o gece doğru gece değildi ; o gece Paris'te beni bekleyen başka şeyler vardı.. Ve ben onları kaçırmıştım farkındaydım..

Otele dönünce resepsiyondaki kız bana Turkiye'den bu gece sizi 27 kere aradılar; ,cebiniz de bizde yoktu, size ulaşamadık dedi.. Olsaydı da ulaşamazlardı ; kimsesiz olunması gereken bir Paris'ti; izindeydim; cebim kapalıydı .. Bir kaçak bulunmak ister mi ?

Ama evet işte beni odaya çeken şey de buydu.. Daha 3 gece Paris'teydik; o numara hiç aranmadı..

Sabah uyandığımda bambaşka bir Paris vardı ; hemen nehir kıyısına gidilip güzel bir kahvaltıdan sonra uzun yürüyüşlerle gerçek Paris turuma başladım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder