27 Ekim 2015 Salı

Etna

Not defterim bitti. Yenisini aramaya basladim. Mutlaka bir yerlere zulalamisimdir. Uzerindeki bir resme, cildine, sayfasinin dokusuna vurulup, zamaninda alip sakladiklarimdan biri iste. Oralarda bir yerde olacakti ama.. 

Bir aydır ekranı kırık gezdiğim ayfonumu tamire götürmeyi, 29 Ekim'de çalışmayacağımı, kayıt yaptırmam gereken o meşhur kursun tarihlerini,
ve daha bir dolu dağınıklığımı nerede saklayacaktım şimdi? 
Acilinden not defteri araniyor, hadi oradasin biliyorum, derken: 
Cekmeceden ufak ama sevimli bir tanesi çıkıverdi karşıma. Tertemizdir umarım dedim. Ama malum; karalamışım ilk on sayfayı..
Acaba not edip de neleri yapmayı unutmuştum kim bilir.
Hatıralar ziyarete geldi o anda: 
Sicilya seyahati öncesi almıştım, kendisini.
İlk sayfaya sağlam bir açılış yapmışım.

"Aynı dille konuşuyoruz ama aynı dili konuşmuyoruz"
Ya da 
"Aynı dille konuşmuyoruz ama aynı Dil'i konuşuyoruz" 

Dil mil nafile.. 
Hemen çıkmışım o derin hallerden; kıyafet listesi yapmışım ikinci sayfaya.
Beş bikini, iki kot,bol elbise vs vs
Listeyi bir gözden geçirdim, pek değişmemişim hani, yine olsa aynı valizi yaparım.
Iyi geldi, iyi ki not almışım bu seyahati, bir çok yeri sonradan hatırladım. Son sayfaya gelene kadar da epey eğlendim okurken.

Son sayfa Etna'ya aitti. 
Bir yanardağ ve son sayfa. 
Bitişin başlangıcı hani. 

Neydi o Etna.. Zaten şöyle yazmışım: 
'Seni senle bırakıyorum Etna, yalnızlığınla, sakin beni takip etme, sakin bana patlama!'

Uyarmışım hem de zamanında. Neyse kızgınlığım geçti artık Etna'ya. Derken fırındaki keki yaktım şu anda! Halbuki Etna gibi kabarıyordu, mis kokular yaya yaya. O son iki cümle alakoydu aklımı, ballı kek denemesi faciayla sonuçlandı. 
Ah Etna ah, patlamasan da artık parlamaların bitemedi galiba. Uğruyorlar bana, hem de ara ara! 


14 Ekim 2015 Çarşamba

Günaydın

Bazen günaydın mesajı gece ikide gelsin istersin ..
Kahvaltıyı atlayıp öğlene rakıyla başlamak mesela? 
Kahkahalar atacağın bir anda ağlama nöbetine takılmak nasıl rahatlatırsa seni öylesinden; 
Hoş, tam şu yazıyı yazarken en sevdiklerimden mesaj gelmesi gibi!

'Yahu durun iki dakika yoğunlaştım, duygusallaştım' diyecekken hem de!?!

Şaşırtan bir şey olsun istersin .. 
Böyle zamanlarımda yine şımardım derim kendi kendime? 
...değil aslında, farkındalık fazlası.

Bir insan çok acı çekeceğini anladığında beden kendini korumaya alır ve bayılırmış.

Bu da öyle bir kaçış işte,
Şaşırma ihtiyacı da kaçışın bahanesi.

Bayılmadan hemen önce hissiyatında; iki arada bir derede kalmış bedenin kararsızlığı ! 

Yanlış şeylerden kaçmayız dilerim. Deneyimim bu yönde keza! 
Güzel bir seyahatten, iki kelam aşk cümlesinden, 'yahu gelsene şöyle' diyememelerden, gibi gibi 

Bu seferki pek farklı 
Pek fena 
Bir bomba tamam da 
Kaçışında durakaldığın bir nokta
Ne şımarmaya varsın ne de şaşırmaya
Bir tek dursak dedirten cinsten.
Ne gelişim ne geri dönüşüm 
İleriyi göremediğinden önüne bakmak sadece;
Yakını görebildiğine şükretme hali bu!
Gece günaydını gibi 
Fena