30 Kasım 2014 Pazar

Kaldığımız yerden devam etmesek

İçimdeki senle karşımdaki seni 
Kıyaslıyorum da
O kadar benziyorsunuz ki 
Mutlu oluyorum seni fark ettikçe 

Bir o kadar yaklaştım dedikçe 
Özrü olmayan hallerle kaçıyorum 

Korkuyla sevilmez dediklerinde 
Kızıyorum.
Sana olan yalınlığımı saklıyor olmamın 
Bir korku değil de bir oyun olduğunu 
Biliyorum 

Çocuklar gibi oynamak istiyorum

O oyunların sonu yoktur ya 
Her seferinde yeniden başlarsın
Kaldığın yer diye bir şey olmaz hani 

Evcilik ya da doktorculuk gibi
Gerçek hayatlardan kısa bir kesit
Düğünü yapmadan, takılar olmadan
Kan akıtmadan alınan kanlar gibi
İğnesiz yapılan enjeksiyonlardan olsun 
Elimizde 
Oyunlardaki gibi 

Sadece ortasında olalım 
Kimseye bulaşmadan, kimseyi bulaştırmadan 
Can yakmadan 
Ateş çıkmadan 
Yorulunca uyuya kalıp
Bir sandalyede kıvrılıp birilerinin kucağında eve dönmeceli 
Ertesi gün yine aynı ortadan başlayıp
Devam etmeden aynı heyecanla 
oyunlara sızmacalı sistem 

Rüyada gibi olsun 
İradesiz ve hesapsız 

Sen doktor ben hasta 
Ben anne sen çocuk
Hayalet komşular 
Bir de O 
seni bana taşıyan 
Beni sende ol'durtan 
Sensiz de ol'abilmelerimin açıklaması olan 
O

Oyunu yaratan O 






10 Kasım 2014 Pazartesi

yaraya tuz yerine reçel basıyım istedim!

Tam sinema havasıydı ve saatime uyan tek bir film vardı. 
Daha önceden önyargılıydım, sinemada bu ve benzeri Türk filmleri izlememeye.
Keza Issız Adam gibi bir filmi sinemada izleyip, salya sümük seslerinden tiksinsem de 
toplu ağlama seansı yapmıştık. 

İncir Reçeli 2 ,16:00 seansı lütfen demiştim bile!..

Filmin birincisini eve zoraki bağlanmış, bitkinlikten kıpırdayamadığım bir günde talihsizce ve tesadüfen izlemiştim. Youtube'da çıkan reklamlar kahrolsun! 
Ağla ağla içim dışıma çıkmıştı.. Hoş ağlamak ne kelime böğürdüm hani.. Annem endişelenip 112'ye ihtiyacım olup olmadığına kadar sormuştu. 

Bu filmin ikincisini sinemada izleme cesaretimden ötürü kendimle gurur duydum. Avuntu işte..
Biraz da dönemsel hani, yaraya tuz yerine reçel basıyım istedim! 

Film tam bir hayal kırıklığı oldu, ağlamayı bırak sinir bozukluğu nedeniyle kıkır fıkır güldüm. 
Fikrim geldi projesi! 
Hem birinci çok tuttu hadi ikinciyi de çekelim projesi!
Zorlayalım bir senaryo hissiyatında! 

Derken ciddi güzel betimlemeler ile özlü sözler, yeni quote'lar çıkarılacak bir iş olmuş. 
Bu filmden cümleleri yakındır orada burada ezberleyene kadar görmüş olacağız. 
Hoş buna lafım yok, çünkü cidden etkilendiğim, aa bu laf neden benim hiç aklıma gelmedi dediğim örnekler ve düşündürücü, helal be dedirten cümleler vardı. Yiğidi öldür hakkını ver!

Film bir nevi müzik ziyafetiydi ayrıca, klarnetin o muthiş sesi ve jazz bardaki muhteşem performans sahnesi!! Unutulmazlarından oldu.

Bir sinema ustası olmasam da, bugüne kadar izlediğim filmlerden ve sinemaya merakımdan olan bilgime azıcık güvenerek belirtmek isterim ki, bir dans sahnesi öyle çekilmez. Bir renk olmalı, aksiyonu seyircinin yüreğine sokmalı. Al kamerayı biraz aşağıdan biraz sağdan çek, olmaz! Açısız, ışıksız, efektsiz böyle bir sahneye dalınamaz. Amatörlüğüm adına özür dileyerek belirtmek istiyorum ki, o dansa yazık olmuş! 

Bir de o köpeği takip ederkenki koşma sahnesi! Çok gereksiz olmuş, hadi olmuş bu kadar uzun tutmaya ne gerek var? Halil Sezai'nin oyunculuğu o noktaya kadar gayet güzel idare ederken, birden adamı benim gibi seyirciler karşısında utandırmaya ne gerek var! Aşık adamın çaresizliği ise bu sahne, bir bunlara karnımız tok, iki daha yaratıcı olunuz..

Ben senaryomu yazdım film mi çektim, ne haddime ama artık Türkiye'deki seyirci çok daha bilinçli, ve beklentiler daha yüksek! 

Son söz, müzikler bir yana, filmde beni etkileyen bir de  o ters ışık kullanımları oldu, özellikle sevişme sahnesindeki. Hımm bir de aklıma gelen ufak ama önemli bir ayrıntı, kızın kolundaki ve yüzündeki sivilcelerin saklanmamış olması detayı çok hoşuma gitti. 

Her şeye rağmen, güzel bir pazardı, filmde ağlamadığım için mutluyum :) emeği geçen herkese teşekkürler.. 




5 Kasım 2014 Çarşamba

yeni bir rakam tut icinden

Sabah yürüyüş yaptım, hızlısından - tempo iyidir !
Yolda çok güzel minik patatesler gördüm, 
aldım - ilk bakışta aşk 
Güzel bir duş sonrası maillere baktım, iki fotoğraf yaptım,
sonra heyecanla mutfağa kaçtım 
Patatesleri yıkadım itinayla - arınma şart! 
Soğanları soydum, doğradım, hem de parmaksız - artık olmuştum! 
Dereotundan bir tutam yoldum, incecik kıydım - acımasızca ! 
Bir peynir vardı aklımda, çıkardım dolaptan - buyurun yine deneysel .. 

Haşlandı patatesler on, soyuldular iki, doğrandılar bir dakikada 

tereyağı tavada, az biraz şekerle sevişen soğanlar kızarmaya yüz tutunca 
buluştular miniklerle.. Karıştılar, sadece yarım dakikada
peynir deneysel biçimde serpildi, tuzu yine sakladım sona 
koku beni benden aldı derken atıldı dereotu 
hepsi oldu mu yirmi dakikada - eh zaman bu tutarsız! 

Midemde bir kıpırtı vardı o da kayboldu! ama kokunun baştan çıkarmasıyla 
aklım verdi "Ye" emrini! - detaya girme fazla..

Eylem sonrası coşan dil, damak, mide, burun kapıldı bir heyecana 
aklıma geldi (n) o yazı'm  
"bir rakam tut içinden" 
ben sormadan sen söyledin o rakamı,
farkında ya da değil, duydum bir kere  
aynı değilmiş meğer - şaşırmadım ! 
merak ediyorsan eğer 
ben 7 demiştim içimden.. - aldırmadım !