26 Aralık 2014 Cuma

kokteyl

dün akşam, hiç beklemediğim anda hiç beklemediğim bir panik geldi

duşa girmeliydim ve tepemden akan suyun gücüyle beynimin uyuşacağını gördüm

yine de üstüne gidip yıkanıp paklandım

keza yorucu bir gündü ve üstümdeki gri tozu ancak bu şekilde atabilirdim

uyuşmayan beynim salgıladığı

adrenalini seratoninle karıştırıp güzel bir kokteyl sundu

giyinmenin gereksizliği çıplaklığın güzelliğini düşünürken

havanın soğukluğunu fark edip üzerime bir şeyler atıp dışarı çıktım

taksi çağırmıştım ama gelmemişti ya da kaçırmıştım

sorgulamadan yüksek dozdaki salgılarımla hızlı adımlarla yürüdüm

ilk taksiye binip rotayı verdim

taksi şoförüne bir ses geliyor çok garip acaba kapı mı açık diye sordum

hayır pencereniz açık kapatın isterseniz ben ön camı açıyım diye teklif etti

yok dedim nefes alacak bir aralık lazım bana

aa siz de mi dedi

ben de yoksa siz de mi dedim

bu mesleği yapan birine sert bir hediye olmuş  agrofobi

"sormayın 13 yıldır savaşıyorum bununla

yine de çok severek yapıyorum işimi " dedi

ki belliydi

çok hızlı gidiyoruz sanki diye düşünürken

"aceleniz var gibi rahatsız olmuyorsunuz umarım" dedi kibarca

hayır hoşuma gitti uzun zamandır takside böyle gitmemiştim dedim

300 metre ötede kırmızı yandı

durmasak mı acaba diye düşünürken bastık geçtik

acaba aklımdan her geçeni yapacak mı diye düşünürken

siz Ahmet'in kızısınız değil mi diye sordu

aa evet dedim, nereden tanıyorsunuz babamı

"futbol oynardık bizim mahallede gençken"

"annenize benziyorsunuz" dedi sustuk bir süre

"daha önce babanızla sizi almıştım

konuşmuştuk detaylı ama siz biraz rahatsızdınız uyuyordunuz arkada"

evet hatırladım dedim ama hatırlamamıştım

yeter ki konuya girilmesin

ahlaşıp vahlaşmayalım diye

konuyu müziğe getirip, sesi biraz açar mısınız dedim

ben de severim bu şarkıyı dedi

Nazan Öncel gitme kal bu şehirde çalıyordu

içimden epey güldüm

salgılanan hormonlarım beni çılgına dönüştürmüşken

biri iki melankoli ile dengelenmiştim

o denge sayesinde kendimi toparlayıp

güzel geçecek gecenin ilk adımını atıp kapıyı çaldım.

















24 Aralık 2014 Çarşamba

24 saat

Dün akşam eve gelip , kapıyı çaldığımda
'Kim o? '
'annem değilsen git!' diyen güzel ağızlı
şöyle devam etti;
'bugün çok ilginç bir şey öğrendim:
Bir gün tam 24 saatmiş ve bir yılda 52 hafta varmış.' dedi.
Bunu anlatırken o kadar heyecanlıydı ki..
Sen kaç saat olsun isterdin diye sordum.
'Bazen daha çok bazen daha az.' cevabıyla dondum.