dün akşam, hiç beklemediğim anda hiç beklemediğim bir panik geldi
duşa girmeliydim ve tepemden akan suyun gücüyle beynimin uyuşacağını gördüm
yine de üstüne gidip yıkanıp paklandım
keza yorucu bir gündü ve üstümdeki gri tozu ancak bu şekilde atabilirdim
uyuşmayan beynim salgıladığı
adrenalini seratoninle karıştırıp güzel bir kokteyl sundu
giyinmenin gereksizliği çıplaklığın güzelliğini düşünürken
havanın soğukluğunu fark edip üzerime bir şeyler atıp dışarı çıktım
taksi çağırmıştım ama gelmemişti ya da kaçırmıştım
sorgulamadan yüksek dozdaki salgılarımla hızlı adımlarla yürüdüm
ilk taksiye binip rotayı verdim
taksi şoförüne bir ses geliyor çok garip acaba kapı mı açık diye sordum
hayır pencereniz açık kapatın isterseniz ben ön camı açıyım diye teklif etti
yok dedim nefes alacak bir aralık lazım bana
aa siz de mi dedi
ben de yoksa siz de mi dedim
bu mesleği yapan birine sert bir hediye olmuş agrofobi
"sormayın 13 yıldır savaşıyorum bununla
yine de çok severek yapıyorum işimi " dedi
ki belliydi
çok hızlı gidiyoruz sanki diye düşünürken
"aceleniz var gibi rahatsız olmuyorsunuz umarım" dedi kibarca
hayır hoşuma gitti uzun zamandır takside böyle gitmemiştim dedim
300 metre ötede kırmızı yandı
durmasak mı acaba diye düşünürken bastık geçtik
acaba aklımdan her geçeni yapacak mı diye düşünürken
siz Ahmet'in kızısınız değil mi diye sordu
aa evet dedim, nereden tanıyorsunuz babamı
"futbol oynardık bizim mahallede gençken"
"annenize benziyorsunuz" dedi sustuk bir süre
"daha önce babanızla sizi almıştım
konuşmuştuk detaylı ama siz biraz rahatsızdınız uyuyordunuz arkada"
evet hatırladım dedim ama hatırlamamıştım
yeter ki konuya girilmesin
ahlaşıp vahlaşmayalım diye
konuyu müziğe getirip, sesi biraz açar mısınız dedim
ben de severim bu şarkıyı dedi
Nazan Öncel gitme kal bu şehirde çalıyordu
içimden epey güldüm
salgılanan hormonlarım beni çılgına dönüştürmüşken
biri iki melankoli ile dengelenmiştim
o denge sayesinde kendimi toparlayıp
güzel geçecek gecenin ilk adımını atıp kapıyı çaldım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder