26 Ağustos 2014 Salı

6

Teyzemler o kadar kararliydi ki
ben de o kadar inatciydim ki
Iclerinden biri beni tuttu
digeri karsi koymamam icin ikna etmeye calisti
bir digeri acaba yapmasak mi derken
olan oldu
en digeri O aci biberi agzima soktu;
sonra da dudaklarima surdu

hala o kadar inatciydim ki
acidan sisen dudaklarimla
hic bir sey olmamis
hic canim yanmamis gibi
o lafi tekrar ettim

Hepiniz salaksiniz evet salaksiniz.
diyip orayi terk ettim
sonra kosa kosa
banyoda agladim
kimse gormedi diye de avundum

yaklasik yedi yasindaydim ama o aciyi hala
hatirlarim

O kadar kibirliydim ki hala biraz var
dizlerim agridiginda Jale oyle soyluyor
en azindan ..
yine kime kibirlendin diye

yakistiramadigim insanlardan olmayacak seyler duydugumda
kabul edemiyorum
hepsi o kadar

simdi yine olsa da o aci biber
hala olmazlara baktigimda gozlerime
asla dedikce agzima
gidip kacmalarimda dizlerime
saklandikca da aklima surulse

Ya bunu yaziyorum diye kizilmasin yalniz
iyi etmissiniz  ama sikiysa bi daha deneyin hani
ay lav yu hepinizi ayri ayri
alti alti ;)








22 Ağustos 2014 Cuma

invisible one



Invisibility
like a stoned hole in a wall
that hides your soul , away from the lust in 'your' whole
,,,

Enter into my wall !
come see my light that turns you blind, in all

That's the invisible hole in my wall
,,,,

You know we spy behind the door

we all
see the easy
feel the ready
kiss the soft
catch the one
that's right there in front

the door
that hides the wall
the wall
that keeps the whole
the hole, invisible at all









together to be 

13 Ağustos 2014 Çarşamba

taksi ve nikah masası - I

Sıcaktan mutsuzdum. Acil bir taksi bulmalıydım. 
Yok durak taksisi olsun, aman şahin olmasın gibi seçme lüksüm yoktu.
Gideceğim yeri zaten adımlarım kabul etmiyordu. 
Kafamda yine bir şarkı vardı ve o sırada beni mutlu eden de oydu.

(okurken dinlenebilir hani)
 
"When you fall" sözlerini takiben ritmin artması! 
O düşüş sonrası heyecanını, bir melodi ancak bu kadar güzel tarif edebilirdi.

Göğüslerimin arasından göbek deliğime dans edercesine, akan ter, aynen şarkıda olduğu gibi 
"deeper river"dı. Şarkıyı derinden hissediyor ve bire bir yaşıyordum.

Oh, there is a deeper river
Flowing under the hurt and pain.
Yes, there is a deeper river
that will bring you home again.

Derken o taksi durdu önümde, kısmetim işte bu diyerek rahat derin bir nefesle atladım. 
"Merhaba, Tepecik'e gidiyoruz, lutfen" 

'Abla ne güzel bindiniz ya, selam sabahla, bu devirde yok artık sizin gibi kibar bayaanlar' dedi ve hemen akabinde oluşan sessizliğime şaşırdı. Bu kadar kibar bir bayaan en azından çok mersi filan diyebilirdi. 
Böyle yalandan sohbetlere, karnımın tok göbek deliğimin ıslak olduğu bir günde tahammülüm yoktu. 

'Abla, inanmıycan ama benim şarkı çalıyo şu an radyoda az bi ses açsam'
Tabii buyrun dedim ama içimden de bin pişman. 
Ne de olsa hep çok iyi bir insan olmuşumdur. Başıma da ne geldiyse bu iyiliklerden gelmiştir. Ama hazır istikrarlı bir çizgi yakalamışken bozmak da olmaz. 
Ayrıca 3 dakika sürecek ne kadar acı verebilir ki ? Terim de hazır kurumuşken, kesinlikle katlanabilir hatta alt ritme oynayabilirim.

Nikahına beni çağır sevgilim
İstersen şahidin olurum senin ..

Sert! ama en azından şarkıyı biliyorum. "Klimayı açar mısınız?" diyorum 
bu şarkıda akacak teri, terin ritmini hatta kıvamını hayal etmek bile istemiyorum. 
Adam şarkıyı mırıldanıyor, ki bu kadarıyla yetinse yine razıyım.. 

Bu adam kim diye soran olursa
Eski bir tanıdık dersin sevgilim

kısmını söylerken yüzüm istemeden öyle bir hal alıyor ki, emoji ikonları arasında böylesi yok diyebilirim.
Bir insanın acizliğinin eziklik ile bütünleşip bir yandan duygu sömürüsü katılmış, kanayan bir yüreğim ben dercesine offf kıvamları.. 
Benim kaşlar kalkık, burnum aşağı çökmüş tek çizgi, üst dudak öne çıkmış, alt dudak gergince sarkmış, üst ön dişlerimden sağdaki, alt dişlerimi ısırıyor, çenem hafif dışarı çıkık .. Ortam kırık!
Emojiciler çalışmalı bu ifadeyi !

Hayaller kurardık biz yıllar önce 
Hiç yoktu hesapta ayrılık bizce
Bilirsin ne kadar görmek isterdim
Beyazlar içinde seni öylece

Kısmıyla beraber, yorumlamaya başlıyor şoförümüz, 
sağ el viteste dövercesine, sol el direksiyonda sövercesine, 
boyun sağa bükülmüş her şeyin en doğrusunu bilircesine..

Bu yazı devam edecek ta ki hepimiz terlercesine .. 







  

4 Ağustos 2014 Pazartesi

mısır patlatmaca

Her şey, birdenbire değil de mısır patlatmaya kalkışınca oluverdi.

Bir kadeh viski içecektim, salondaki şişeyi alıp mutfağa götürdüm. Buz almak için dolabı açtım ama o sırada dolabı neden açtığımı unuttum ve mısır patlatacak olmamı hatırladım. 

Ocağa küçük derin bir çelik tencere koydum. Ocağın altını açtım. 
Bunu yazarken aklıma bir zamanlar kızımın altını açıyor olduğum geldi, neyse ne yazacağımı unutmadan en iyisi devam edeyim. 

Tencereye yağ sanıp viskiyi döktüm. Hemen salaklığımın farkına varıp ocağı söndürdüm.

Dur dedim kendime. 

Balkona çıktım. Viskiyi ait olduğu bardağa buz eşliğinde doldurup, büyük başarıymışcasına bir sigarayla kutlamaya  karar verdim. 

Elime çakmak niyetine balkon masasının üzerindeki sepetten bir mandal alıp sigaramı yakmaya çalıştım.

Birden (mandal) aklıma çamaşır makinasındaki yaklaşık beş gündür yıkamaya devam ettiğim çamaşırlar geldi. Gün itibariyle tüm yazlık kıyafetlerim vernel kokmakla beraber bu yıkama eylemine son veremezsem kışlıklara geçmem gerekeceğini fark ettim. Severim zaten yaz iken kışı anmayı, tüm kış da yazı özlemeyi. 

Makinayı boşalttım. Ama kafamı asla .. 

Nerede kalmıştık derken, mısır patlattım. Ama altı kişilik bir aile boyu. Dolayısıyla o minik tencereden yere taşmaya başladılar. Evin içinde güzel bir müzik olmuştu. Balkonda bir elimde viski kadehi diğerinde yanmayan sigara ve tabii ayfon ile gülmeye başladım. 

Bu arada ayfon yine, bir kez daha, her zamanki gibi yere düştü. Eğildim almak için ve ayak baş parmağımdaki ojenin bir milim de olsa çıkmış  olduğunu gördüm. Sinir olmamam mümkün müydü? Yapmam gereken ne çok şey vardı ve ben hala .. 

Tüm bunlar olurken acaba kaç dakikadır o düşünmemem gereken şeylerden uzaklaşmıştım? 

Mısırları üstten almaya başladım, yere dökülenleri biraz sonra temizleyecektim , ne de olsa hala balkonda yanmayan sigaram, buzları erimiş viskimle beni bekliyordu.

Kafam iyice karışmıştı. Neyi önce yapmalıydım? Ya da neleri yapmaktan vazgeçmeliydim? 

Mutfak ile balkon arasında bir yerde, öylece donakaldım. 

O şeyler var ya, bir an aklımdan çıkmamıştı. 

Viski içemediğimle, sigara yanamadığıyla, mısır yenemediğiyle, baş parmak boyanamadığıyla kaldı. 

Ama o mısırlar! bir şekilde, bir tarafımda, bir güzel patladı. 


----

yazarken dinlenen: