Elleri anlatıyordu yaşayıp da sakladıklarını.
Ele veriyordu yine o eller, bezinin sağlamlığını bir o kadar pamuk ipliğine bağlılığını.
Silgilerle işi yoktu o elllerin, kalem tutup karalamazdı da.
Sayfayı çevirir, defterin o kısmını açmamaya çalışırdı sadece.
Ona göre kabarık, daha yazılası çok şeyin olduğu bu defter elinin iziydi.
Her yeni dokunuşta yeni çizgiler belirirdi. Uzunlu kısalı, sıradışı, derin bazen silik soluk
yepyeni izlerle yazılırdı deftere.
Ciltleri kopmak üzere ama hala bomboş, bembeyaz sayfaları vardı.
Yazmaya cesaret isteyen sayfalarla dolu..
Elinin izini basacaktı son sayfaya
Anlatılamayanlar, unutulanlar, kaçılanlar ve saklananlar adına..
Defterin eli olacaktı artık kendisi de
Izinin damgalandığı son sayfayla defteri yüreğinde, sözleri gözlerinde..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder