2 Temmuz 2012 Pazartesi

yine paris yeni bir havadis

Yine Paris, yine yeni bir hikaye.
Herkesi arkada bırakıp çıkmıştım,otelden. Atladım Metro'ya, Le Chatelet'ye. Önüme çıkan ilk kafeye oturdum; Seine Nehri'ni doya doya izleyebilmek adına. Bir kahve istedim, otelinkinden de kötüydü ama ortam yeterdi.

Kahvenin acı ve kuru tadı damağıma öyle bir yapıştı ki ardından güzel bir Chardonnay içmeye karar verdim. Kadehi incecik ve zarif, ışıl ışıl, tadı ayrı rengi ayrı güzel bir beyaz şarap. Her yudumda yeni hayallere dalıp alıp götüren, hiçbir şeyin keyfini çıkarmak adına muhteşem bir seçim oldu.

Le Chatellet'de özellikle pazar günleri isimsiz ressamlar olur. Onları izleyebilmek ve anlamaya çalışmak bir ayrıcalıktır. Elindeki gazeteyi bırakır, çaktırmadan dalarsın eserlerine.
Yine öyle bir pazar işte. Şarabımı bitirir bitirmez, kalktım yürüyüşe, aşağı nehre doğru inerken bir ressam döndü ve "sizi çizebilir miyim" dedi.

An'ın donduğu, cevapsız zenginliğin yaşandığı o noktada, durakalıp, azıcık da keyfini çıkarıp, mutlu mutlu "Fransızcam yetersiz" diyebildim.

Resmin dili yoktur dedi ressam.

"Benim keşke daha fazla vaktim olsa" dedim.

"Zaman sizin ben sadece izin istedim" diyen ressama güldüm.

Bir süre ben nehri izlerken sanıyorum ki o da beni çizdi. Çok utandım, bakamadım.
Yanından geçip tekrar metroya yürümeliydim. Ama ya çizdiğini görürsem endişesi içinde, yolumu uzatıp, kendisine el salladım.

O an orada kalıp, Madeilene'deki dua'm üzerine, özgürlüğüm içinde yok olup tekrar var olsaydım daha mı iyiydi, yoksa sorumluluk hissettiğim arkadaşlarımla uzatılmış o pazar'ı mı yakalamalıydım?

Evet, oteldekilere yetişip, Paris'te ki o pazarı uzattım. Ama o ressamı, daha da önemlisi ne çizdiğini asla göremedim.

Nerede ne zaman yanlış yaptım bilemiyorum ama bunu hep yapıyorum. Maideleine'e tekrar gitmeli demek ki. Dilekler yenilenmeli, dualar kabul olmalı. Doğruyu istemeli.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder