22 Temmuz 2014 Salı

Bar - Bölüm 2

Kadına yaklaşıp, kulağına bir şeyler fısıldadıkça,adamı konuşturtmaya başladı içinden. 
Ne de olsa saniye saymaktan daha keyifliydi. 

'Seni çok özledim' 
'Tüm gece gözlerimi üzerinden alamadım'
'Rüzgarınla beni çarpıyorsun, hele şu parfümün..'
'Gözlerin çok şey anlatıyor'
'Uzun zamandır böyle keyifli sohbet etmemiştim'
'Biliyorum, sen de benim gibisin'
...
Cümlelerini sarf etmişti bile kadının kulağına... 

Tüm bunları düşünürken ve hatta yazarken kafasına, bir yandan da kıskanıyordu.
Bu uzun zamandır yaşamamış olduğu bir duyguydu. Buna da şükür diye düşündü.
'Yenileniyorum, saniye saymak yerine' dedi kendi kendine. 

Bu kendiyle yapttğı sohbetler bir yana, adamın hala o kulakta sabitlenmiş olması, yavaş yavaş kızdırıyordu aslında.
Buna şükre gerek yoktu, keza fazla iyi niyetten maraz doğardı. 

Her şeye bu kadar pozitif anlam yükleme işi, yeni bir sorumluluk yaratma dolayısıyla yük çıkarma demekti. Kendini salması gerektiğini hatırlayıp bir yudum daha aldı, bitmek bilmeyen içkisinden. 

Uzun bir bardaktaydı içki, çok sevdiği şekilde sunulmuştu. Kokteylin kokusunu rahatlıkla alabiliyordu. Aman pek de güzel olmuş diye düşünürken, kafasını kaldırdı ve dimdik, sabit ona bakan, kahverengi gülen gözler ile çarpıldı. 

'Ateş mi istersiniz yoksa saatin 23:30 olduğunu hatırlatmamı mı? ' dedi adam. 

Ciddi bir şok yaşıyordu. Bu gerçek miydi yoksa adamı uzaktan izleyip, onu konuşturdukça yazmaya başladığı hikayenin halüsinasyonları mıydı? Senaryoya mı girmişti yoksa senaryo gerçeğe mi dönüyordu?

Bu kadar çok şey düşünürken yine de duraksamadan, 'ateş alıyım lütfen' dedi. 

Ateş önemliydi.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder